İLGİLİ HABERLER
ALEVİLER FİŞLENİYOR
Chp Hatay Milletvekili Gökhan Durgun Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi'yle ilgili şok iddialarda bulundu
-“ALEVİ PERSONELİN YERLERİ DEĞİŞTİRİLDİ”-
Üniversite rektörü Prof. Dr. Canda’nın danışmanı olarak atadığı Yrd. Doç. Dr. Lütfü Savaş’ın usulsüz işleme imza atmak suçundan disiplin cezası olan birisi olduğunu kaydeden Durgun, Savaş’ın öğretim üyelerini mezheplerine ve siyasi görüşlerine göre fişlediğini öne sürdü. Durgun 6 ayda 300 personelin yerinin değiştirildiğini belirtirken “yerleri değiştirilen personelin alevi kökenli vatandaşlar olması dikkat çekicidir” dedi. Üniversitede kadrolu öğretim üyelerine ders verdirilmediğini, dışarıdan yandaş öğretim üyelerinin çağrıldığını da öne süren Durgun, Eğitim Fakültesinde Drama derslerine ‘uzmanlık alanı keçi ve koyun yetiştiriciliği’ olan bir ziraat profesörünün girdiğini kaydetti.
ALEVİ-BEKTAŞİ'LERE ''MUHARREM İFTARI'' ADI ALTINDA VERİLEN YEMEK HAKKINDA...
Alevi-Bektaşi inancına göre çok önemli bir yere sahip olan Muharrem Ayı ve Kerbela Matemi toplumda gerekli katılımın olması bakımından özen gösterilmesi gereken konuların başında gelmektedir. Geçtiğimiz günlerde Ankara Bilkent Otelde ''Muharrem İftarı'' olarak gerçekleştirilen bu etkinlik bir çok Alevi-Bektaşi Dedeler, Önderler ve halk tarafından tepkiyle karşılanmış ve inancımıza göre ''İftar'' olarak nitelendirilmeyen bu etkinlik tansiyonun da yükselmesine neden olmuştur. Bazı Alevi Dedeleri ise bu organizasyonu düzenleyen şahıslara ''Düşkünlük İhtarı'' vermişlerdir.Bu ihtara ise yine birçok dernek ve vakıf yemeğe katılmamasına rağmen yüksek tepki göstermiştir.
Alevi-Bektasi kültürüne göre ise '''Düşkünlük İhtarı'' örf ve adetler bakımından çok ağır bir cezadır. Bazı dedelerin bu türde bir açıklama yapmaları büyük tepkiye sebep olduğundan, dernek ve vakıfları karşı karşıya getirmiştir. AKP Hükümeti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bunca zamandan sonra neden bu yemeği tertipledikleri Alevi-Bektaşi toplumunda soru işararetine sebep olmuştur.Belediye Başkanlığı döneminde zamanın güçlü siyasi birliği Refah Partisi ve Necmettin Erbakan zamanında Karacaahmet Sultan Cemevi'ni yıktırma girişimleri, toplumumuz tarafından engellenmiş ve büyük tepkiye neden olmuştur.Yine Refah Partisi zamanında Şevket Kazan'ın Aleviler cemlerinde ''Mum Söndürüyor'' demecide gerilimi tırmandırmış ve halk sokaklara dökülmüştür.Yine aynı yobaz zihniyet Sivas Katliamı'yla, ''müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz'' diyerekten onlarca aydının katledilmesinde birinci derecede rol oynamıştır.Tarihe ise bakacak olursak; Maraş Katliamı, Çorum Katliamı, Malatya Olayları, Gazi Olayları'nı bu zihniyet gerçekleştirmemişmiydi.
Şimdi ise AKP Hükümeti neden Alevi-Bektaşi'lere bu şekilde yaklaşım sergiliyor?
O kadar çok şey kirlendi ki, sıra Alevi-Bektaşi Kültürüne mi geldi?
Yoksa hükümet ve hükümet üyeleri yukarıda saydığımız katliam ve olayların hatalarını kendilerinde bulup, günah mı çıkartıyorlar?
Hükümet Alevi-Bektaşi'lere de, sunnilere tanıdıkları hakları tanımaları için bir adımmı?
OYUN MU? GERÇEK Mİ?
Serhan ÇİÇEK
Birand: Öğretseler Alevi Olurdum
Kanal D'nin ana haber sunucusu Mehmet Ali Birand, Posta'daki yazısını Alevilik konsuna ayırdı. Birand, "Aleviler'in dine yaklaşımlarını kendime daha yakın buluyorum" dedi.
Mehmet Ali Birand'ın Posta Gazetesi'ndeki yazısı:
Öğretseler Alevi olurdum...
Eskiden o kadar farkında değildim. Aradan yıllar geçtikçe, Sünniler'in Aleviler'e karşı nasıl bir susturma ve ezdirme politikası güttüklerini daha iyi görmeye başladım.Sünniler'e göre Alevilik, bir nevi oyundur. Müslümanlıkla pek de ilgisi olmayan uçuk bir oluşumdur. Ünlü "mum söndürürler" lafını da Sünniler çıkartmışlardır.
Aleviler Çok Haklı
Devlet, Sünniler'in elinde. Durum böyle olunca da, Alevilik geri plana itiliyor. Öğrenilmemesi için elden gelen yapılıyor.Ben kendimden örnek vereyim.Okulda bana Aleviliğin ne olduğu anlatılmış olsaydı, büyük olasılıkla Aleviliği seçerdim. Onların dünya görüşünü, dine yaklaşımlarını, felsefelerini kendime daha yakın görüyorum. Sünniler devletçidir. Otoriteye boyun eğerler, haklarını pek aramazlar. Mutaassıptırlar. Aleviler ise, dünyanın ve yaşamın tadını çıkarırlar. Liberal bakışlı insanlardır. Haklarını aramayı bilirler. Aşırı tutucu değillerdir.
İşte bundan dolayı, Alevilerin "zorunlu din dersine" karşı çıkmalarını, çok haklı bir istek olarak görüyorum. Milli Eğitim Bakanlığı'nın, Aleviler'i Müslümanlık dışı görüyormuş gibi bir tutum ve söylevin içine girmesini de açıkça ayıplıyorum.
Alevi öğrenciye dayak
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Alt Komisyonu, bir lisede bir öğretmenin ramazanda oruç sorgulaması yaptığı, Alevi bir öğrenciye şiddet uyguladığı iddialarını doğruladı. Milliyet, bu öğrencinin babasıyla konuştu
ANKARA Milliyet
İstanbul Esenyurt'ta bir lisede edebiyat öğretmeni Z.Y.'nin, ramazanda oruç sorgulaması yaptığı Alevi bir öğrenciye ayrımcılık yaparak şiddet uyguladığı yolundaki iddiaları araştıran TBMM İnsan Haklarını İnceleme Alt Komisyonu, raporunu hazırladı.
Raporda, öğretmenin tavrının din ve vicdan özgürlüğüyle bağdaşmadığı belirtildi. Komisyon Başkanı Zafer Üskül, MHP Milletvekili Mehmet Ekici ve CHP Milletvekili Malik Ecder Özdemir ile düzenlediği basın toplantısında, Esenyurt'ta, Ali Kul Çok Programlı Lisesi'nde görevli edebiyat öğretmeni Z.Y.'nin, Alevi bir öğrenci üzerinde baskı kurduğu yönünde öğrencinin babasının başvurusu üzerine İstanbul'a gittiklerini söyledi.
Üskül, "öğretmen Z.Y.'nin ramazanda bir şeyler yiyen bir kız öğrenciye, 'Neden yemek yediğini, Alevi olup olmadığını ve sınıfta başka Alevi olup olmadığını' sorduğu, 'Ben Aleviyim' diyen B.K.'ya, 'Senin benden çekeceğin var' diyerek şiddet uyguladığı ve düşük not verdiği" yolundaki iddiaları araştırdıklarını söyledi.
Bir kez dayak
Üskül, okul yönetimi, öğrenciler, öğretmenler ve şiddet uygulanan öğrenciyle görüştüklerini, bu sırada İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün de olayı soruşturduğunu öğrendiklerini anlattı. Raporda, ramazanda yaşanan olaya ilişkin iddiaların inandırıcı bulunduğu belirtildi.
Z.Y.'nin çelişkili açıklamalar yaptığı hatta, "sınıfta Alevilikle ilgili gerilimin müfredattan kaynaklandığını" söylediği kaydedildi.
Rapordaki tespitler özetle şöyle: "Ramazanda sınıfta gerçekleşen Alevilik ile ilgili konuşmalardan sonra B.K.'nın, öğretmen Z.Y.'den en az bir kez dayak yediği anlaşılmıştır. Öğretmenin, 'İçinizde Alevi var mı?' şeklindeki sorusunun Anayasa hükümlerine aykırılık teşkil ettiği saptanmıştır."
Üskül, sicilinde daha önce de şiddet nedeniyle iki kez aylıktan kesme cezası bulunan öğretmenin açığa alındığını söyledi.
Özdemir de Alevi öğrencinin dayak nedeniyle sağlık raporu aldığını, son zamanlarda bazı yöneticilerin ayrımcılık yapmaya başladığını vurguladı.
Kız kardeşi de aynı okulda
Bu arada, aynı okulda B.K.'nın ikizi olan kız kardeşinin de öğrenim gördüğü, ancak başka bir sınıfta okuyan kardeş K.'nın, herhangi bir baskıya maruz kalmadığı anlaşıldı. Esenyurt Belediyesi'nde çalışan Baba Ziyram K.'nın eşinin Sünni olduğu ve 25 yıllık evliliklerinde bu olayın ardından gerginlik yaşandığı belirtildi.
Şikâyet etti, kurtulamadı
GÜRKAN AKGÜNEŞ İstanbul
Lise 1. sınıf öğrencisi B.K.'nın babası Ziyram K., oğlunun dayak yediğini veli toplantısının ardından öğrendiğini söyledi. Edebiyat öğretmeni Z.Y. ile oğlunun durumunu 25 Kasım'da okulda düzenlenen toplantıda konuştuğunu belirten baba K., "Çocuğumun durumunun iyi olmadığını söyledi. Dışarıda konuştuğumuzda 'Okulunu değiştir',' Burası iyi bir okul değil, sürgün yeri burası' gibi sözler sarf etti. Eve dönünce oğlumla konuştum. Yaşadıklarını evde ve okulda huzursuzluk olmaması için bana anlatmamış. 'Baba, o hoca bana taktı' diyerek yaşadıklarını anlattı.
'Aleviysen çekeceğin var' diye ramazanda uyardıktan sonra öğretmenin kendisini tekmeyle dövdüğünü de söyledi. Ben de ertesi gün gidip durumu okul müdürüyle konuştum" dedi.
Müdürden oğlunun sınıfının değiştirilmesini istediğini ifade eden baba K., şöyle konuştu: "Müdür bunun mümkün olmadığını belirterek, daha önce benzer şikâyetler nedeniyle uyardıkları öğretmenle ilgili şikâyetçi olmamı salık verdi. Ben de İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne başvurularımı yaptım. 2 gün sonra oğlumun yeniden dayak yediğini öğrendim. Sınıfta biri gülmüş, 'Kim güldü?' derken, B.'yi sınıfta tekme tokat dövmüş. Kliniğe gidip sağlık raporu aldık ve şikâyetçi olduk. Durumu TBMM İnsan Hakları Komisyonu'na da faksla bildirdim."
'Oğlum kötü etkilendi'
Oğlunun başına, karnına ve bacağına darbe aldığını belirten baba K., "Eğitim kurumunda bu yaştaki çocukların arasında mezhep ayrımı yapılmasına anlam veremiyorum. Hepimizin Allah'ı, Peygamber'i bir değil mi? Bu yaştaki çocuklara ayrımcılık hem de okulda aşılanıyor. Biz ne kimsenin inancına ne de mezhebine karışırız. Herkes istediği ve düşündüğü gibi yaşasın. Oğlum tüm yaşananlardan kötü etkilendi" dedi.
Baba K., dün akşam saatlerine kadar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ya da herhangi bir hükümet üyesinin kendisini aramadığını kaydetti.